Power Tech Girls- Melis Keleş👩💻❤
The Coderverse olarak büyük bir heyecanla hazırlandığımız ve sizlere duyurmak istediğimiz bir programa 13 Temmuz Perşembe akşamı tibariyle başlamıştık. Bu programda amacımız, IT sektöründeki güçlü kadınların seslerini duyurmak ve onları daha yakından tanıyabilmek üzerine olacak. Teknoloji dünyasında başarılarıyla ilham veren birçok özel kadın bulunuyor ve hepsinin hikayeleri ise birbirinden farklı ve değerli. The Coderverse olarak biz, bu hikayeleri Power Tech Girls programımızda paylaşacağız. Bu vesileyle birbirimizin hikayelerini öğrenecek, bağlantılar kuracak ve gelecek nesiller için ilham kaynağı olmaya çalışacağız. Kim bilir belki de ileride birlikte güzel başarılara imza atma fırsatını da yakalayabiliriz. ❤

Bu heyecan dolu yolculukta bu haftaki konuğum, SPIDYA Software şirketinde Ürün Geliştirme Müdürü olarak çalışan Melis Keleş!. Kendisine davetimizi kabul ettiği için çok teşekkür ediyorum.
Programın akışını hatırlatacak olursak programımız 3 bölümden oluşuyor. İlk bölümüzde Melis Hanım’ı tanımak için bir takım sorular yönelttik ve bu bölümde Melis Hanım’ı daha yakından tanımaya çalıştık. İkinci bölümde Melis Hanım’ın ilgi alanları ile ilgili bir takım sorular hazırladık. Teması “Sence Hangisi?”, Melis Hanım bu sorular karşısında tercihlerini bizlere iletti ve nedenlerini de açıkladı. Üçüncü bölümümüz de “Sen olsan ne yapardın?” bölümüydü. Orda da gerçek hayattan bir hikayemiz bulunuyordu, bu hikayedeki kişi sen olsan sen ne yapardın? onu öğrenmek istiyoruz dedik ve Melis Hanım bizler için bu bölümde de kendisinin başına gelseydi nasıl bir aksiyon olacağını iletti. Üçüncü bölümümüzün sonunda Melis Hanım’a veda ettikten sonra bir de kapanış bölümümüz bulunuyordu. Her yayınımızın kapanışında matematik ve yazılım dünyasında değerli çalışmalar yapmış bir tarihi değeri tanıtmaya çalışacağız. . Bu programda sizlere tanıttığımız kişi Amerikalı bir bilgisayar bilimcisi ve programlama dilleri konusundaki çalışmalarıyla tanınan bir figür olan Frances Elizabeth Allen oldu.
Not : (Soru cevaplarının detaylarına, yayından ulaşabilirsiniz. 🙂 )
BİRİNCİ BÖLÜM
Melis Hanım’a Özel Sorular!
Tekrar Hoş Geldiniz Melis Hanım! Bize biraz kendinden bahsedebilir misin? Melis Keleş kimdir? Hangi okullarda okudu? Şu anda neler yapıyor?
M: Merhabalar. Kadir Has Üniversitesi İstatistik ve Bilgisayar Bilimleri mezunuyum. 2009’da mezun oldum, 2008’de çalışma hayatına başladım. İlk iş tecrübem olan ODYA Teknoloji’deki serüvenim 12 yıl sürdü. Bu 12 yılda Teknik Danışman, Uzman Teknik Danışman, Takım Lideri, Çözüm Mimarı, Çözüm Müdürü gibi çeşitli titlelarda çalıştım, en son doğum iznine ayrılmadan önce Çözüm Müdür pozisyonundaydım. Bir buçuk yıllık bir doğum izni sonrası ODYA Teknoloji iştiraki olan SPIDYA Yazılım’da Ürün Geliştirme Müdürü olarak işe başladım, hala aynı title ile görevime devam ediyorum.
Ürün tarafında ve analiz tarafında çalışmaya nasıl karar verdiniz? Öncesinde bir development geçmişiniz var mıydı?
M:Öncesinde development geçmişim yoktu. Tabii ki bölümümde yazılım dersleri vardı, development nedir? Nasıl yapılır? Bunları öğrendim ancak hiçbir zaman yazılımcı olarak çalışmadım. Benim hikayem ITSM toolları ürünlerini ve süreçlerini öğrenme üzerineydi. ITIL nedir? Analiz nasıl yapılır? Bunları öğrenmekle ilerledi. Bu ürünleri öğrenmek ve bu ürünlerle ilgili implementasyon yapmak için developmentlık yapıyorsunuz ama low-code’a yakın bir developmentlık bu. Öğrenmiş olduğum ürünlerin developmentları, implementasyonları nasıl yapılırla yola çıktık, burada developmentlık deneyimimi elde etitm. Kattığınız ek süreçler ek implementasyonlar bir geliştirme süreci oluyor. Bir C-Sharp, Java geliştirmek, sıfırdan bir proje geliştirmek gibi değil. Analiz tarafında ise; bu ürünlerin doğası gereği analiz hep işin içindedir, uyarlamalar sürecinde doğru sorular sormak işin doğasında olduğundan ister istemez kendinizi geliştiriyorsunuz. IK süreci de olsa, ITSM de olsa, envanter yönetimi de olsa, var olan bir işin dijitalleştirilmesi, süreçlerin bir ürün/uygulama üzerine implemente edilmesi dediğimiz şey süreç. Bu da doğru soruyu sor anla, müşterinin isteklerine cevap ver derken süreç analize gidiyor. İşin özü süreç olunca doğru sorular sormak iyi implementasyon yapmak için gerekli oluyor. Bunları da iyi yaptığınız zaman zaten bu noktaya gelmiş oluyorsunuz. Bu zincirleme bir süreç.
Ürün geliştirme tarafında çalışmak isteyen arkadaşlarımıza nasıl bir yol çizmelerini tavsiye edersiniz?
M: Ürün geliştirmeyi sevmeli. Sıfırdan bir şeyi var ediyorsunuz. Evet belki piyasada çok muadilleri çok benzerleri var ama sizin yazdığınız, sizin ürettiğiniz şey sizin çocuğunuz gibi oluyor. Üretmeyi sevme başlığı altında bu ne olursa olsun arkadaşlar kendini o minvalde tartmalı. Rutin bir iş değil, biraz mantık biraz akıl ile ne üretebilirim? Ona nasıl sahip çıkabilirim biraz onu baz almalılar. Tavsiyelerim kendilerini iyi analiz etmeleri yönünde olacaktır. Dört yılın sonunda mezun olduğumuzda ne yapacağımızı bilemiyoruz. Neyle mezun oluyorum, IT sektöründe kendimi nerede geliştirmeliyim bunu tam bilmek mümkün değil. Mühendislerde biraz daha ben yazılımcı olacağım kararı ve farkındalığı olabiliyor. Farklı bölümlerden mezun olanlar IT’nin neresinde olacağını tam bilemiyor. Kolay karar verilebilen bir süreç değil, nerede çalışacağına karar vermek. Bunu anlayabiliyorum.
Şirketinizin ürün stratejisini anlatır mısınız? Nasıl belirlenir ve güncellenir? Müdür olarak, bu stratejinin uygulanmasında nasıl bir rol oynuyorsunuz?
M: Stratejik olarak iş ikiye bölünüyor. Bizim bir platformumuz var, bir ürünümüz var. Bunun altyapısını geliştirmeye, iyileştirmeye ve yakın teknolojiye ayak uydurma ihtiyacı doğuyor. Altyapı teknolojisinin yenilemeleri, performans artırmaları gibi işlerimiz oluyor. Bunun yanında da piyasada benzer, muadil ürünlerin neler yaptığını, süreç olarak neleri uyarladıklarını, neleri hazır paket olarak müşterilere sunduklarını biraz araştırmak gerekiyor. İki kanaldan yürüttüğümüz zaman doğru planlama, doğru analiz, doğru ihtiyaç karşılama şeklinde ilerliyor. Daha çok altyapıda güncel teknolojilere ayak uydurmaya çalıştığımızı söyleyebilirim. Piyasada ihtiyaç duyulan şeyleri önceliklendirmeye çalışıyoruz. Burada da müşteri ihtiyaçları ve yorumları çok önemli hale geliyor. İhtiyaçlar doğrultusunda ürünümüze ne katabiliriz. Bu ihtiyaçları en hızlı nasıl karşılarıza odaklıyız. Ek olarak piyasada benzer ürünler neler yapıyor, low-code’da hangi ürünler geliştirilebiliyor, paketlediğimiz ürünler bunları destekliyor mu karşılıyor mu? Piyasadaki rakipler bunlarla ilgili neler yapıyor? Yetenekleri neler? Bunları göz önünde bulunduruyoruz ve bunlarla bir road-map çıkarıyoruz. İyi planlama, doğru zamanda doğru ürün paketini çıkma ve tabii ki kaliteli ve sorunsuz ürün sunmak piyasaya en önemli stratejimiz.
Bir ürünün yaşam döngüsünü yönetirken, özellikle hangi aşamalarda odaklanıyorsunuz? Ürün geliştirme müdürü olarak, bu aşamalarda karşılaştığınız en büyük zorluklar nelerdir?
M:Eğer altyapıda teknolojik bir yenilemeyse bu iş yeni katacağımız özellikler veya yeni altyapıya geçişte bütün altyapının iyileşmesi gerekiyor mu? gerekmiyor mu? Eğer gerekmiyorsa biz parça parça şuraları iyileştiririz dediğimiz zamanda var olan mevcut yapıya ayak uydurmama gibi veya teknolojinin birbirini desteklememesi gibi durumlar söz konusu olabiliyor. İşte o noktalarda çok detaylı yapacağımız zaman planlaması işin içine girmiş oluyor. Biraz bufferlı zaman planlaması yapmaya çalışıyorum, ihtimal vererek ilerliyorum. Erken bitiriyorsak zaman cebimize kar kalıyor ama onun dışında bir problem ile karşılaşırsak en azından onu çözme vaktimiz olsun. Çünkü altyapıyı geliştirme ve yazılımı iyileştirme işi Ar-Ge işi. Dolayısıyla araştırarak, bakarak, öğrenerek yapıyorsunuz. Çok sıkıştığımız noktalarda ekipteki piyon arkadaşlarımızdan destek alıyoruz, her yere implement edebildiğimiz, her yere taşıyıp uzmanlıklarından yararlandığımız, onlarla biraz görev kaydırmaları oluyor. Diğer taraftan müşteriye dokunan projelerde yani var olan ürünün üzerine yaptığımız uyarlamalarda tabii ki yeniden bufferlı süreler çok kıymetli oluyor, doğru insanları projeye kaydırmak da keza öyle ama en doğru olan şey aslında doğru analiz yapmak oluyor. Doğru soruyu sormak ve doğru analizi çıkarmak, müşterinin istediğini doğru anladığınız zaman planı da doğru yapıyorsunuz, buffera gerek kalmıyor. Bu planlamalar ile ilerliyoruz, şimdiye kadar çok büyük projeleri büyük başarılarla tamamladık.
Ürün geliştirme sürecinde kullanıcı geri bildirimini nasıl topluyor ve değerlendiriyorsunuz? Bu geri bildirimlere dayanarak ürünü nasıl iyileştiriyorsunuz?
M:Her implemente edilmiş projeye göre belirli rutinlerde müşteri toplantılarımız var. Bu toplantılar ürünlere yönelik geri bildirimleri edinmemizde büyük önem taşıyor. Kimi yorum oluyor kimi istek oluyor, bu doğrultuda geliştirmeleri yapmaya çalışıyoruz. Paralelde de firmamızın hizmet yönetimi ekibi rutin toplantılar haricinde müşterilerimizden feedbackler topluyor. Oradan gelen yorumlarda çok kıymetli oluyor, bazen bize hiç aktarılmayan ama büyük dertleri varmış bununla ilgili dediğimiz, niye bize söylemediler aktarsalar hızlıca hallederdik dediğimiz çok basit şeyler bile olabiliyor. Bu yorumları ilk önce bizim stratejimize uyuyor mu?
İstediği gerçekten ürünün kabiliyetlerine, yeteneklerine katılması gereken şeyler mi? Bu minvalde değerlendiriyoruz. Bazen hiç konumuz olmayan şeylerde çok istenebiliyor. Bize, piyasada, rekabette stratejik olarak ne kadar katma değer sağlayacak onlara bakıyoruz, dahil etmemiz gerekiyorsa ediyoruz. Özellikle müşterinin iş süreçleri ile ilgili daha özelleştirilmiş şeylerse hemen planlamaya almaya çalışıyoruz.
Ürün geliştirme sürecinde karşılaşılan riskleri nasıl belirliyor ve yönetiyorsunuz? Müdür olarak, beklenmeyen durumlarla başa çıkma stratejiniz nedir?
M:Sakinlik 🙂 Önce sakin davranmak gerekiyor çünkü böyle riskler her zaman olabiliyor. Eğer altyapısal olarak karşılaştığımız bir zorluksa bu her zaman piyon arkadaşlarla yani tecrübe sahibi arkadaşlarla çözümü ele almaya çalışıyoruz. Müşteri süreçlerinde eğer bir risk ortaya çıkmışsa, elimizde olan proje planını güncelleyerek ilerliyoruz. Eğer yetiştiremeyeceğimiz bir şey adım varsa sık sık proje planını güncellemeye gidiyoruz ve yaptığımız ara toplantılarda aldığımız feedbackler ile aksi giden bir şey varsa ekibe ek destekler, projeye ek destekler ile çözmeye çalışıyoruz. Tabii buradaki esas önemli, değerlendirilmesi gereken şey altyapı geliştirmede ve müşteriye sunduğumuz ürünlerde problemin nerede olduğunu tespit etmek. Var olan kaynağınız mı yetersiz, analizde mi bir problem var bu belirlenmeli. İkisi birlikte çalışmalı, kaynağınız harika bir uzman olabilir ancak analizde gerçekten müşteri anlaşılmamışsa yapılan iş maalesef çöp. Müşteri anlaşılmamış ve yapılan işler boşa gitmiş oluyor. Baştan yapmanın gerekli olduğu hikâyeye dönüyorsunuz aslında.
Sektöre öncülük etmek ve rekabet avantajını korumak için hangi teknolojik trendleri takip ediyorsunuz? Bu trendleri nasıl değerlendiriyor ve uyguluyorsunuz?
M:Bizim platformumuz Low-Code Development Platform. Low-code communityleri takip ediyoruz, Product Hunt üzerinden son çıkan ürünlerin özelliklerine bakmaya çalışıyoruz ekip olarak, yabancı menşeili ürünleri takip ediyoruz, müşterilerden gelen talepleri, onların ihtiyaçlarını analiz ediyoruz. Ürünlerde olup bizde olmayan özellikleri ve müşterilerden gelen talepleri harmanlayıp road-map’imize katıyoruz.
Okuyan ve yeni mezun arkadaşlarımızın en çok zorlandığı kısımlar staj yeri bulma ve ilk iş deneyiminde nereden başlayacağını bilememe durumu biliyorsun ki. IT sektörüne girmek isteyen yeni mezun birine senin tavsiyelerin olur? Sizin yaşadığınız zorluklar nelerdi? Buradan arkadaşlarımıza ne gibi tavsiyeler vermek istersiniz?
M: Çok haklılar, ben de üçüncü sınıf itibarıyla çok zorlanmıştım. Bütün seçmeli derslerimi erkenden bitirip, dördüncü sınıfımda boş günlerimde ufak ufak çalışmaya başladım. Ben ITSM ile, analiz süreçleri ile karşılaştım ve hoşuma gitti. Şöyle bir dezavantajımız var. Ben hem doktorluk ile kıyaslıyorum süreci onlar da biz de yeni teknolojileri takip etmeye çalışıyor, yeni bir şeyler öğrenmeye çalışıyor biz de aslında aynı süreçlerden geçiyoruz. Onların şöyle bir şansı var, 6 sene fakülteyi okuyorlar biz 4 sene okuyoruz. 6 senenin sonrasında ciddi ve yoğun bilfiil stajları var, biz de öyle bir şey yok. Bu staj durumu okullar tarafından daha ciddiye alınıp zorunlu tutulsa çok daha iyi olacağını düşünüyorum. Kendilerini tanısınlar ve ilerlemeye odaklansınlar. Piyasada şartlar çok zor, onlar içinde rekabet çok yoğun. Alanlarını seçip odaklanarak çalışmaları en önemlisi.
Tüm katılımcılarımıza soracağımız soru seti
Bu mesleği yapmasaydın ne yapardın?
M:Mimar olurdum, kesin ve net.
Seni en kızdıran şey nedir ?
M: Genel olarak iletişimsizlik diyebilirim. Bilmiyorum demekten kaçınılması, anlamayıp anladım denilmesi. Ben de anlatamamış olabilirim ama bana anlatıp teyit ettirse bana yok ben aslında ben onu demek istemedim diyebilirim.
1 sene boyunca seçeceğin 3 filmi izlesen ve bu filmler dışında herhangi bir film izleme hakkın olmasa bunlar hangi filmler olurdu?
M: Ben Çağan Irmak filmlerini seviyorum, Tamam mıyız?, Nadide Hayat, Unutursam Fısılda.
Filmlere ek olarak sıkı bir tiyatro takipçisiyim. Yeni oyunları takip etmeyi seviyorum. Son zamanlarda izlediğim ve en etkilendiğim oyun Toz.
2 teknik, 2 de teknik olmayan kitap önerebilir misin?
M: Ben teknik kitap okumayı seven bir insan değilim, en son Calculus kitapları ile ders çalışmış olabilirim 😀 Evet Beyinli Çocuk ve Bütün Beyinli Çocuk son okuduğum iki kitap 😀
İKİNCİ BÖLÜM
Sizce hangisi ürün geliştirme sürecinizde daha belirleyici? (Müşteri memnuniyeti vs Rekabet Avantajı)
M: Müşteri memnuniyeti. Biz çok site-visit yaptırıyoruz, bu da günün sonunda müşteri memnuniyeti sağlıyor ve dolaylı yoldan rekabet avantajı da sağlıyor.
Ürün geliştirmede önceliklerden sadece bir tanesini seçebilseniz hangisi daha kritik olurdu? (Yenilikçilik vs ürün güvenilirliği)
M: Yenilikçilik. Biz zaten ürünümüze %100 güveniyoruz, ürünümüzü kullanan müşterilerimizden de bu güveni alıyoruz. Bu bizi çok mutlu ediyor.
Kullanıcı geri bildirimlerini değerlendirirken en ağırlık verdiğiniz hangisi olur? (Kullanıcı Talepleri vs Kullanıcı Davranış Analizi)
M:Performans ve hata iyileştirmeleri için kullanıcı analizleri çok önemli oluyor, ek kabiliyetler için daha çok müşteri istekleri ön planda tutuluyor.
Proje yönetiminde öncelik verdiğiniz hangisidir? (Hızlı teslimat vs Detaylı Planlama)
M:Planlama ne kadar detaylı ilerse hızlı teslimat o kadar kolay olur. Analizi ve planlamayı düzgün yapmadığın sürece ne kadar hızlı teslimat yapmaya çalışsan da o başarısız olur. Hızlı bir şekilde teslim etmek başarılı bir ürün çıktığı anlamına gelmez. Çocuklara hitapta önemli olduğu gibi acele değil çabuk ol.
Rekabet avantajı elde etmek adına hangisine odaklanmayı tercih ederdiniz? (Fiyat Rekabeti vs Ürün Kalitesi)
M:Ürün kalitesi. Biz %100 yerli yazılım üretiyoruz, böyle olduğumuz için şu an kendi pazarımızda öne çıkan en ayırt edici farkımız fiyat rekabetinde ortaya çıkıyor.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Evet, bu bölümümüzde “ismini vermek istemeyen” izleyicimizin bizlerle paylaşmış olduğu gerçek hayatta yaşanmış bir hikâyeyi paylaşacağız. Bu olay eğer senin başına gelseydi sen ne yapardın? şeklinde sana soracağız. Sonrasında da gerçek hayatta nasıl çözümlenmiş olduğunu paylaşıp senin çözümünle bunu karşılaştıracağız. O halde hikayemizi anlatmaya başlayalım!
Hikayemiz
X, önde gelen bir teknoloji şirketinin ürün geliştirme müdürü olarak görev yapıyordu. Şirket, mevcut ürün portföyünü genişletme kararı almış ve bu karar doğrultusunda stratejik bir dönüşüm sürecine girmişti. Ancak, bu süreçte ortaya çıkan önemli bir sorun, X’in liderliğindeki ürün geliştirme ekibinin yeni ürünleri zamanında piyasaya sürme konusundaki zorluklarıydı.
X’in liderliğindeki ekip, stratejik planlamaya odaklanarak yeni pazar segmentlerine giriş ve mevcut müşterilere daha fazla değer sunma hedeflerini belirlemişti. Ancak, işin teknik detayları geri planda kalmış ve bu da projelerin geliştirme aşamasında karşılaşılan teknik zorlukların geç fark edilmesine neden olmuştu.
Teknik Zorluklar nelerdi peki?
· Ekip üyelerinin gerekli teknik bilgi ve becerilere sahip olmaması veya eksik olması
· Farklı alt sistemlerin veya bileşenlerin bir araya getirilmesi sırasında ortaya çıkan uyumsuzluklar veya entegrasyon zorlukları, projenin ilerlemesini yavaşlatması
· Artan kullanıcı sayısı veya iş yüküne dayanıklı olmayan sistemle karşılaşma
· Ürün geliştirme sürecinde kullanılan teknolojilerin dışsal faktörlere bağımlı olması,
· Kod hataları ve yazılımın beklenmeyen davranışları, ürün geliştirme sürecinde sıkça karşılaşılan teknik zorluklar
Çözüm ( Sorunu yaşayan kişi )
Problemi tanıdıktan sonra, X, ekibiyle bir araya gelerek bu zorluğun üstesinden gelmek adına bir strateji oluşturdu. İlk olarak, her ürün geliştirme projesine bir ürün yöneticisi ve bir iş analisti atanmasını kararlaştırdı. Bu, işin teknik ve stratejik yönlerini daha iyi entegre etmelerini sağlamak için atılmış bir adımdı.
X ayrıca, ekip içinde daha sık ve etkileşimli toplantılar düzenlenmesini sağladı. Bu toplantılarda, her bir projenin hem stratejik hedefleri hem de teknik detayları ele alındı. Ekibin üyeleri arasında daha açık bir iletişim ortamı oluşturularak, herkesin projenin büyük resmini anlamasını ve katkı sağlamasını sağladı.
Ayrıca, X , eğitim programları başlatarak ekibin teknik becerilerini güçlendirmeye odaklandı. İş analistleri ve ürün yöneticileri, teknik eğitimlere katılarak, projelerin her iki yönünü de daha etkili bir şekilde yönetebilecekleri becerilere sahip oldular.
Bu stratejik yaklaşımların sonucunda, x’in liderliğindeki ekip, yeni ürünleri daha hızlı bir şekilde piyasaya sürmeye başladı ve stratejik dönüşüm sürecini başarıyla tamamladı. x’in, sorunu tanımlayarak, ekip içi iletişimi güçlendirecek ve teknik becerileri geliştirecek stratejiler uygulaması, şirketin başarı hikayesine önemli bir katkı sağladı.
(Melis Hanım)
Stresli ve riskli bir senaryo gerçekten. Öncelikle teknik ekipteki arkadaşların yetersizliklerinden bahsettiğinden dolayı, bütçe ve zaman varsa eğitim aldırıp onları geliştirmeyi hedeflerdim. Yine bütçe varsa teknik ekibe uzman seviyesinde arkadaşı/arkadaşları dahile derdim. Ek olarak bu noktada söylediğin teknik problemlerin karşılığında teknik ekip ne kadar iyi olursa olsun, biz bunu devreye aldık dese de bunu çok iyi test edecek bir tester dahil ederdim ekibe. Çünkü test bizim atar damarımız. Doğru test ve doğru tespiti sağlar. Doğru tespit
Doğru şekilde problemin developer ekibe iletiliyor olması demek doğru çıktıyı elde etmek demek. Teknik ekibi genişletir alınabiliyorsa eğitimler ile desteklerdim süreci.
KAPANIŞ
Her yayınımızın kapanışında matematik ve yazılım dünyasında değerli çalışmalar yapmış bir tarihi değeri tanıtmaya çalışıyoruz. Bugün sizlere tanıtacağımız kişi Amerikalı bir bilgisayar bilimcisi ve programlama dilleri konusundaki çalışmalarıyla tanınan bir figür olan Frances Elizabeth Allen.

Allen, Bir süre öğretmenlik deneyiminden sonra, 15 Temmuz 1957’de New York’da IBM Research’e programcı olarak katıldı. IBM Research’te, sayısal hesaplama ve bilimsel işlemler için uygun bir programlama dili olan Fortran’ın temellerini diğer çalışanlara öğretti. IBM Research’e, öğrenci kredi borçlarını ödeme amacıyla katılmıştı ve borçlarını ödedikten sonra öğretmenlik kariyerine geri dönmeyi düşündü. Ancak, 45 yıl boyunca IBM’den hiç ayrılmadı.
1959 yılında, Allen, Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) tarafından yürütülen Harvest projesine atanmıştı. Harvest projesi, kod çözme amacını taşıyordu ve burada Alpha programlama dilinde çalışma fırsatı buldu. Alpha, yüksek seviyeli bir kod çözme programlama dilidir. IBM’in Stretch-Harvest projesinin üç tasarımcısından biri olan Allen, projeler için derleyici optimizasyon ekibini başarıyla yönetti.
Daha sonrasında, ACS-1 (Advanced Computer Systems) projesine katıldı ve bu proje için Thomas J. Watson Araştırma Merkezi’nde çalıştı. Allen, derleyicinin hem makineden hem de dilden bağımsız optimizasyon bileşenini geliştirdi. Bu tasarım, donanım tasarımını desteklemek için önemli bir araç sağlıyordu. Aynı zamanda, programları dönüştürmek ve analiz etmek için yeni bir yaklaşım sunuyordu.
Bu çalışmaları, 1966 yılında yayımlanan Program Optimizasyonu üzerine yazdığı makale ile zirveye ulaştı. Allen’ın bu makalesi, program optimizasyonu alanında yeni perspektifler sunarak, sağlam bir çerçeve ve bir dizi güçlü algoritma ortaya koydu.
1970’lerde IBM tarafından geliştirilen, prosedürel bir programlama dili olan PL/I’nın gelişmesine katkıda bulundu. 1970 tarihinde kontrol akışı analizi üzerine bir makale çıkardı. Önceki makalesindeki kontrol akışı soyutlamaları ile ilgili önemli gelişmeler olan iki kavramı ortaya koydu: “aralıklar” ve “düğüm baskınlığı ilişkileri ”. Bu sırada, yani 1970–1971 yılları arasında izinli olarak New York Üniversitesi’nde çalıştı. Daha sonra ise birkaç yıl yardımcı profesör olarak çalıştı. 1977’de de Stanford Üniversitesi’nde görev yaptı.
1972 yılında yayımlanan “Dönüşümleri Optimize Etme Kataloğu” adlı makalesi, günümüzde de yaygın olarak kullanılan dönüşümleri tanımladı.
1980–1995 yılları arasında IBM’in paralel bilgi işlem alanında yaptığı çalışmaları yönetti. IBM’in Blue Gene projesinin yazılımının geliştirilmesine yardımcı oldu. 1989 yılında ise IBM Fellow’a (IBM Üyeliği) atanan ilk kadın olmayı başardı. Fellow, bir bilim insanı, programcı veya mühendisin IBM’de elde edebileceği en yüksek onurdur.
Allen, 2002 yılında IBM’den emekli oldu fakat Emerita Üyesi olarak şirkete bağlılığını sürdürdü.
Allen, bilgi işlem dünyasına ufuk açıcı katkılarıyla da bilinen birisidir. Otomatik paralelleştirme ve prosedürler arası analiz çalışmalarıyla, derleyici araştırmasının öncüsü olmaya devam ediyor. Yaptığı çalışmalar sonucu bu teknoloji, COBOL Derleyici, Paralel FORTRAN Ürünü ve STRETCH HARVEST Derleyicisi gibi ürünlere aktarıldı.
Hayatı birçok yönden tesadüfi olmuştur. Öğretmen olarak devam etmek istediği hayatına programlama işinde çalışarak devam etmişti. IBM’de ilk işe başladığında, ilk görevi IBM’in henüz yeni (3 ay önce) duyurduğu bir programlama dili olan FORTAN’ı öğrenmekti. Daha sonra öğrendiklerini de diğer çalışanlara aktarmıştı.
Allen, çalışma ekibine bağlı bir insandı. Bilgisayar ve programlama dünyası için farklı çalışmalar yapmak için çalışıyordu. Aynı zamanda özellikle iş hayatında kadınları destekliyordu. Hatta uzun yıllar IBM’in akıl hocalığı programına uzun yıllar mentorluk yapmıştır.
Frances Elizabeth Allen, uzun ve başarılı kariyeri boyunca bir dizi prestijli ödülle onurlandırıldı. 1989’da IBM Üyesi olarak seçilen Allen, bu unvanı alan ilk kadın oldu. Ardından, 1994 yılında ACM Üyesi olarak kabul edildi ve bilgi işlem dünyasındaki etkileyici katkıları nedeniyle 2002’de Ada Lovelace Ödülü’ne layık görüldü. Allen, 2004’te Bilgisayar Öncüsü Ödülü ile onurlandırıldı ve 2006’da Turing Ödülü’nü kazanarak bu ödülü alan ilk kadın olarak tarih yazdı. 2010’da Ulusal Bilimler Akademisi Üyesi olarak seçilmesi de kariyerinin zirvelerinden biriydi.
Frances Elizabeth Allen’ın bu ödüllerle taçlandırılmış kariyeri, bilgisayar bilimlerine ve programlama dünyasına yaptığı eşsiz katkıları vurguluyor. Onun öncü ruhu, ödüllerle pekiştirilen üstün başarılarıyla birleştiğinde, bilgi işlemin öncülerinden biri olarak adını yazdı. Allen, 4 Ağustos 2020’de 88 yaşında hayatını kaybettiğinde, geride bıraktığı miras ve ilham verici başarılarla minnettarlıkla anıldı. IBM, bu kaybı duyurarak, Allen’ın Alzheimer hastalığına yenik düştüğünü belirtirken, onun unutulmaz mirası ve katkıları hepimiz için bir ilham kaynağı olmaya devam edecektir.
Dinlediğiniz ve vakit ayırdığınız için çok teşekkürler,
Bir sonraki yayında görüşmek üzere
İyi akşamlar
Kaynakça
Frances Elizabeth Allen Kimdir? Kod Derleyicisinin Öncüsü – Teknoloji.org
Frances Elizabeth Allen kimdir? Allen derleyiciler üzerine iyileştirme çalışmaları yapmıştır ve bu çalışmalarla…teknoloji.org
Yayın Linki :
🎉🖥️ Power Tech Girls-Melis KELEŞ🎉🖥️
The Coderverse olarak moderatörlüğünü Kardel Rüveyda ÇETİN’in üstlendiği; IT sektöründeki güçlü kadınların seslerini…www.youtube.com